Isabel LaRosa favorite Türkçe Çevirisi

İngilizce SözlerTürkçe Sözler
Say my name, I want the neighbors to hear itAdımı söyle, komşuların duymasını istiyorum.
Want your body to feel itVücudunuzun bunu hissetmesini isteyin
Boy, you know if there’s a heaven, I’m near itEvlat, eğer bir cennet varsa, ben onun yakınındayım.
Yeah, I promise, my dear, it’sEvet, söz veriyorum canım.
Only you who has my body and heals itBedenime sahip olan ve onu iyileştiren sadece sensin
I’m the one, can you feel it?Ben o kişiyim, hissedebiliyor musun?
Darlin’, can I be your favorite?Sevgilim, senin favorin olabilir miyim?
I’ll be your girl, let you taste itSenin kızın olacağım, bırak tadına bak
I know what you want, yeah, just take it (Take it)Ne istediğini biliyorum, evet, sadece al (Take it)
Want you to tell me you crave itCanının çektiğini söylemeni istiyorum
My name’s whatever you make it (Make it)Benim adım ne yaparsan yap (Make it)
Oh, baby, I know you’re mineOh, bebeğim, biliyorum sen benimsin
I want to cross the lineÇizgiyi geçmek istiyorum
My patience is running out, I tell youSabrım tükeniyor, sana söylüyorum.
They don’t have what I haveBenim sahip olduklarıma sahip değiller.
I’m jealous, I’m sorryKıskandım, özür dilerim.
You’re so pretty, God, I swear that it’s painfulO kadar güzelsin ki, Tanrım, yemin ederim acı veriyor.
I whisper things only we knowSadece bizim bildiğimiz şeyleri fısıldıyorum
Put your hands around my neck, make me faithfulEllerini boynuma dola, beni sadık kıl
Soy celosa, lo sientoKıskançım, özür dilerim.

İngilizce SözlerTürkçe Sözler
I swear you’re heaven, but boy, you’re no angelYemin ederim sen cennetsin, ama oğlum, sen melek değilsin.
You take me places only we goBeni sadece bizim gidebileceğimiz yerlere götürüyorsun.
I swear you’re heaven, but boy, you’re no angelSen cennetsin, ama oğlum, sen melek değilsin.
You take me places only we goSadece bizim gidebileceğimiz yerlere götürüyorsun.
Smile freelyÖzgürce gülümseyin
Now it’s my turnŞimdi sıra bende.
Slowly burn while you sleepSiz uyurken yavaşça yanar
Time’s upZaman doldu
Go up, go up moreYukarı, daha yukarı
To the top, to the topZirveye, zirveye
Above the sky, above the skyGökyüzünün üstünde, gökyüzünün üstünde
Fly awayUçup gitmek
Turn the whole world upside downTüm dünyayı alt üst et
Come on, let’s rideHadi, gidelim.
Tell a friend, tell a friend, tell a friendBir arkadaşına söyle, bir arkadaşına söyle, bir arkadaşına söyle
Tell a friend, tell a friend, tell a friend (Let’s go)Bir arkadaşına söyle, bir arkadaşına söyle, bir arkadaşına söyle
Jump, jump and let it goZıpla, zıpla ve bırak gitsin
Watch out, we on a rollDikkat edin, yuvarlanıyoruz.
Rum, pump, pump, pump it up thenRum, pompala, pompala, pompala o zaman
Jump, jump and let it goZıpla, zıpla ve bırak gitsin
Watch out, we on a rollDikkat edin, yuvarlanıyoruz.
Rum, pump, pump, pump it up thenRum, pompala, pompala, pompala o zaman

Şarkı, bir kadının sevgilisinin favorisi olmaya ve onunla tatmin olmasına dair bir isteğini ifade ediyor. Şarkıcı, sevgilisinin vücudunu iyileştiren ve ona cenneti yaşatan biri olduğunu vurguluyor. İkinci bölümde, şarkıcı sevgilisini kıskandığını itiraf ediyor ve ondan özür diliyor. Köprü bölümünde, şarkıcı sevgilisini melek gibi görse de onun bir melek olmadığını kabul ediyor. Şarkıcı, sadece birlikte gidebildikleri yerleri paylaşıyor ve sevgilisinin güzelliğinin acı verecek kadar etkileyici olduğunu ifade ediyor. Şarkının sonunda, şarkıcı sevgilisinin favorisi olmayı ve onun isteklerini yerine getirmeyi diliyor. Şarkıda aşk, bağımlılık ve kıskançlık temaları ön plandadır.