Lewis Capaldi Strangers Türkçe Çevirisi
İngilizce Sözler | Türkçe Sözler |
---|---|
We were strangers at the bar | Barda yabancıydık. |
They were playing “Wonderwall” | “Wonderwall” çalıyorlardı. |
I overheard you say you hate this song | Bu şarkıdan nefret ettiğini duydum. |
Next thing I knew, I’m walkin’ over | Sonra bir baktım, yürüyorum. |
Came and tapped you on your shoulder | Geldi ve omzuna vurdu |
Said, “My dear, you’re not the only one” | “Canım, bir tek sen değilsin” dedi. |
Spent the night there at my place | Geceyi benim evimde geçirdim. |
That night became a hundred days | O gece yüz gün oldu |
And I shared all my deepest secrets with you | Ve en derin sırlarımı seninle paylaştım. |
Soon enough, well, I found out you’re something I can’t live without | Çok geçmeden, sensiz yaşayamayacağımı anladım. |
And, every time I close my eyes, I miss you | Ve gözlerimi her kapattığımda seni özlüyorum. |
And I know | Ve biliyorum ki |
I waited all my life just to fall for someone like you | Hayatım boyunca senin gibi birine aşık olmak için bekledim. |
In the blink of an eye, yeah, it all fell through | Göz açıp kapayıncaya kadar, evet, her şey suya düştü. |
I can’t even lie, I’m not doing well | Yalan bile söyleyemem, hiç iyi değilim. |
Waking up without you, sleeping by myself | Sensiz uyanmak, tek başıma uyumak |
Alone in our room, all your stuff is gone | Odamızda yalnızız, tüm eşyaların gitmiş. |
Yeah, I’m standing still here while you’re moving on | Evet, sen ilerlerken ben burada hareketsiz duruyorum. |
When my world would tear in two, you were who I ran to | Dünyam ikiye bölündüğünde, koştuğum kişi sendin. |
Now I can’t even call, or call you my friend | Şimdi seni arayamıyorum bile, arkadaşım diyemiyorum. |
Oh, darling, it’s strange ’cause you and I are strangers all over again | Oh, sevgilim, bu çok garip çünkü sen ve ben yeniden yabancıyız. |
Heart’s a mess, and head’s ablaze | Kalp dağınık, kafa alev alev |
The nights become the starts of days | Geceler günlerin başlangıcı olur |
And I’ve been drinking just to get me through ’em | Ve onları atlatmak için içiyorum. |
It’s funny how you love someone and, when it’s over, said and done | Birini sevip, her şey bittiğinde, söylenip yapıldığında |
It’s almost like you never even knew ’em | Sanki onları hiç tanımıyormuşsun gibi. |
All over again | Her şey yeniden |
Now I know | Artık biliyorum. |
I’ll be waiting all my life for someone like you | Hayatım boyunca senin gibi birini bekleyeceğim. |
I can’t even lie, I’m not doing well | Yalan bile söyleyemem, hiç iyi değilim. |
Waking up without you, sleeping by myself | Sensiz uyanmak, tek başıma uyumak |
Alone in our room, all your stuff is gone | Odamızda yalnızız, tüm eşyaların gitmiş. |
Yeah, I’m standing still here while you’re moving on | Evet, sen yoluna devam ederken ben burada duruyorum. |
When my world would tear in two, you were who I ran to | Dünyam ikiye bölündüğünde, koştuğum kişi sendin. |
Now I can’t even call, or call you my friend | Şimdi seni arayamıyorum bile, arkadaşım diyemiyorum. |
Oh, darling, it’s strange ’cause you and I are strangers all over again | Oh, sevgilim, bu çok garip çünkü sen ve ben yeniden yabancıyız. |