MGMT – Nothing to Declare ( Türkçe Çeviri )
MGMT Nothing to Declare Türkçe Çevirisi
İngilizce Sözler | Türkçe Sözler |
---|---|
Nothing to declare | Beyan edilecek bir şey yok |
Not in the bags under my eyes | Gözlerimin altındaki torbalarda değil |
I can see you standing there | Seni orada dururken görebiliyorum. |
But still, there’s nothing to reply | Ama yine de cevap verecek bir şey yok. |
The world’s my fin de claire | Dünya benim fin de claire’im |
My Spanish castle in the sky | Gökyüzündeki İspanyol şatom |
I can see it floating there | Orada yüzdüğünü görebiliyorum. |
But still, there’s nothing to define | Ama yine de, tanımlayacak bir şey yok. |
If I’m worlds away | Eğer dünyalar kadar uzaktaysam |
I’m holding mountains in my hands | Ellerimde dağlar tutuyorum |
Starlight ain’t never gonna let me down | Starlight beni asla hayal kırıklığına uğratmayacak |
Until I stumble like a drunkard back to town | Sarhoş gibi tökezleyip kasabaya dönene kadar |
Then I end up where you are | Sonra senin olduğun yere geldim. |
Keeping the sanctuary warm | Mabedi sıcak tutmak |
Don’t ask me who I am | Bana kim olduğumu sorma |
Don’t ask me where I was | Bana nerede olduğumu sorma. |
Nothing to declare | Beyan edilecek bir şey yok |
Not in the valise of my mind | Zihnimin valizinde değil |
All the documents are there | Tüm belgeler orada |
But still, there’s something to decide | Ama yine de karar vermemiz gereken bir şey var. |
The world’s my fin de claire | Dünya benim fin de claire’im |
The waters beckon me to dive | Sular beni dalmaya çağırıyor |
I can tell the pearl’s in there | İncinin orada olduğunu söyleyebilirim |
And still, there’s nothing I can find | Ve hala, bulabildiğim hiçbir şey yok |
If you let me go | Eğer gitmeme izin verirsen |
I’ll fall as far I can fall | Düşebildiğim kadar düşeceğim |
Starlight ain’t never gonna bring me home | Yıldız ışığı beni asla eve getirmeyecek |
Until I wake up like a baby in the womb | Anne karnındaki bir bebek gibi uyanana kadar |
Then I’ll wonder who you are | Sonra kim olduğunu merak edeceğim |
Keeping the conversation light | Sohbeti hafif tutmak |
Don’t ask me how I know | Nereden bildiğimi sorma. |
Don’t ask me how I know | Nereden bildiğimi sorma. |
Don’t ask me how I know | Nereden bildiğimi sorma. |
Don’t ask me how I know | Nereden bildiğimi sorma. |
Don’t ask me how I know | Nereden bildiğimi sorma. |
Don’t ask me how I know | Nereden bildiğimi sorma. |
Don’t ask me how I know | Nereden bildiğimi sorma. |