Now here you go again | Şimdi işte yine geldin |
You say you want your freedom | Özgürlüğünü istediğini söylüyorsun |
Well, who am I to keep you down? | Peki, seni durduracak kimim ben? |
It’s only right that you should | Sadece doğru olan, senin yapman gereken |
Play the way you feel it | Hissettiğin gibi oynaman |
But listen carefully | Ama dikkatlice dinle |
To the sound of your loneliness | Yalnızlığının sesine |
Like a heartbeat drives you mad | Bir kalp atışı gibi seni delirten |
In the stillness of remembering what you had | Sahip olduklarını hatırladığın o sessizlikte |
And what you lost | Ve kaybettiklerini |
And what you had | Sahip oldukların |
And what you lost | Ve kaybettiklerin |
Oh, thunder only happens when it’s rainin’ | Ah, gök gürültüsü sadece yağmur yağdığında olur |
Players only love you when they’re playin’ | Oyuncular sadece oynarken seni severler |
Say women, they will come and they will go | Kadınlar gelir ve gider |
When the rain washes you clean, you’ll know | Yağmur seni temizlediğinde anlayacaksın |
You’ll know | Anlayacaksın |
Now here I go again | Şimdi işte yine gidiyorum |
I see the crystal visions | Kristal vizyonları görüyorum |
I keep my visions to myself | Vizyonlarımı kendime saklıyorum |
It’s only me who wants to wrap around your dreams | Sadece senin hayallerine sarılmak isteyen benim |
And have you any dreams you’d like to sell? | Satmak istediğin herhangi bir hayalin var mı? |
Dreams of loneliness | Yalnızlık hayalleri |
Like a heartbeat drives you mad | Bir kalp atışı gibi seni delirten |
In the stillness of remembering what you had | Sahip olduklarını hatırladığın o sessizlikte |
And what you lost | Ve kaybettiklerini |
And what you had | Sahip oldukların |
Ooh, what you lost | Ah, kaybettiklerin |
Thunder only happens when it’s rainin’ | Gök gürültüsü sadece yağmur yağdığında olur |
Players only love you when they’re playin’ | Oyuncular sadece oynarken seni severler |
Women, they will come and they will go | Kadınlar gelir ve gider |
When the rain washes you clean, you’ll know | Yağmur seni temizlediğinde anlayacaksın |
Oh, thunder only happens when it’s rainin’ | Ah, gök gürültüsü sadece yağmur yağdığında olur |
Players only love you when they’re playin’ | Oyuncular sadece oynarken seni severler |
Say women, they will come and they will go | Kadınlar gelir ve gider |
When the rain washes you clean, you’ll know | Yağmur seni temizlediğinde anlayacaksın |
You’ll know | Anlayacaksın |
You will know | Bileceksin |
Oh, you’ll know | Ah, bileceksin |