Karsu: ”Ailem Araba Almak İçin Biriktirdiği Parayla Bana Piyano Almıştı.”
Karsu Dönmez, Hollanda doğumlu, Hatay kökenli enfes yeteneklerden biri. Yazdığı sözlerle ve harika besteleriyle her dilden insana ulaşıp müziğin evrenselliğine imzasını atmaya devam ediyor.
Sadece 16 yaşındayken babasının restoranında piyano çalarak başladığı yerden dünyanın en önemli sahnelerine kadar giden yolunun bir yerinde onun sesini duyduysanız kendinizi şanslı hissetmeniz gerek. Zira, onu dinleyenler, gözlerini kapatıp onun sesine kulak verdiklerinde New Orleans’ta dev bir caz yıldızını dinlediğini zannettiklerini söylüyorlar.
İşte böylesine bir yeteneğe sorularımızı yönelttiğimizde aslında bu yeteneğin altında mütevazı bir kişiliğin de yattığına şahit oluyor, onu daha da yakından tanıma fırsatını elde ediyoruz.
Merhaba Karsu, teklifimizi kabul ettiğin için teşekkürler. Nasılsın?
Ben teşekür ediyorum.
İyiyim, yalnız inanılmaz yoğunum. Ajandamı anlatsam size…
Hollanda’da Ahmet Ertegün turu konserlerim olduğu için Ocak ayından beri çok yoğun geçiyor, fakat her şey yolunda gidiyor.
Öncelikle tıpkı bende olduğu gibi birçok kişide dinledikten sonra derin izler bırakan ”Bırak Beni Böyle” şarkısı hakkında sana bir soru yöneltmek istiyorum. Şarkı içerisinde çok ağır duygular barındırıyor. Bu şarkıyı yazarken neler hissettin?
Bırak beni böyle sarkısı ilk Türkçe yazdığım şarkı. İngilizce yazmış olduğum şarkıların tekstini dinlerseniz, konular genellilke ağır konular ve sözlerde ciddi. Örneğin Crime, şizofren biri hakkında yazıldı. Yani diğer şarkılarımla karşılaştırırsanız, o kadar ağır sayılmaz.
Bırak beni böyle ayrılan iki sevgili hakkında; Rujumun rengini çalma, kalsın benim dudaklarımda… Müziği evvelden bir orkestra için hazırlamıştım. Benim son albüm prodüktörü, Karsu bu şarkıda çok Türkçe motifler var dedi… biraz düşündüm ve Türkçe sözleri yazmaya karar verdim.
Sözleri hazırdı. Orkestra bana müziği sen yazabilir misin dedi:
Sonra kendi müziğime yeni Türkçe sözler yazdım.
Şarkıların özellikle son dönemlerde dizilerde, şarkı kanallarında sıkça karşımıza çıkıyor. Kendi şarkılarını televizyondan duymak nasıl hissettiriyor?
Bir müzisyen için çok güzel bir olay. Ben tv ve programlarda duymaya alışkındım, fakat dizilerde, programlarda duymak çok heyecan verici.
Hatta İstanbullu Gelin yayınlandığında konserim vardı, bilmiyordum yayınlanacağını. Albüm imzalarken, devamlı telefonum çalıyordu. Ne oluyor ya dedim…… Öğrenince çok şaşırdım. Tabii ki çok güzel bir olay.
Müziğe olan ilgini nasıl fark ettin?
Annem babam beni ve kardeşimi müzik dersine göndermemiş olsaydı, acaba bu mesleği seçer miydim bilmiyorum. 6 yaşında müzik dersine başladım. Enstrüman seçmem gerektiğinde, piyano istedim. Piyano almak kolay değil. Bir araba için biriktirmiş oldukları parayı piyanoya verdiler. Sağ olsunlar.
Türklerin yabancı şarkılar yapması, şahsım adına konuşmam gerekirse, benim çok hoşuma gidiyor çünkü her ülkeden bir star çıkıyor ve ben hep ”Keşke ülkemden de bir dünya starı çıksa” diye düşünürken Colors albümünü dinledim. Ve sonrasında ”O kişi neden Karsu olmasın?” diye düşündüm. Senin aklında böyle bir düşünce var mı?
Teşekkür ediyorum. Ben hiç bir zaman star olacağım diye bu mesleğe başlamadım. Ben müzik yapmayı sevdiğim için piyano çalıyordum ve şarkı yazmaya başlamıştım. Tabii ki yazmış olduğum müziğin beğenilmesi beni sevindiriyor.
Gesi Bağları’na getirdiğin yorum büyük övgülerle karşılandı. Confession albümünde bununla beraber birkaç cover daha görüyoruz. Karakteristik sesin ve farklı tarzın böylesine klasikleşmiş şarkılarla birleşince kulaklarımızın çiçek açmaması olanaksız. Senden daha fazla cover duyabilecek miyiz?
Confession albümümde İngilizce şarkılar benim bestelerim. O dönem Türkçeme güvenemiyordum. Colors albümümde bir tek cover var oda Domates Biber Patlıcan…
Fakat her zaman Türkçe şarkı ve Türkülerimiz çok güzel ve hoşuma gidiyor. Benim geçmişim klasik, caz, blues olduğu için kendi tarzıma göre çeviriyorum şarkıları. Teşekkür ediyorum beğendiğiniz için.
Binlerce kişinin önüne çıkmak, bir de şarkı söylemek… düşüncesi bile insanı heyecanlandırıyor. Biletleri yok satan biri olarak sahnede olmak nasıl hissettiriyor?
Ben çocukken çok utangaç biriydim. Annem babam beni cesaretli ve iddialı olmam için destek oldular. Örneğin, dondurma almak için sırada beklememi söylerlerdi. Tabi küçük olduğum için önüme geçiyorlardı…ben dondurma almadan döndüğümde… ‘bir daha git ve ‘Sıra benim de’, deyip beni yeniden dondurma sırasına gönderirlerdi…..yani böyle böyle alıştım diyebilirim.
Şarkı söylemenin yanında söz yazıyorsun, beste yapıyorsun. Sence içlerinden en zoru nedir?
Bilmiyorum. Çünkü piyano arkasında şarkı ve sözleri yazıyorum.
Beste ilhamı örneğin bir kitap veya dergi okuduğumda gelebiliyor, veya bir olay yaşadığımda gelebiliyor. Beste… his meselesi…
Bu Kızın Öyküsü belgeseli seni daha çok tanımamızı sağladı ve hakkında birçok şey öğrendik. Happy Caravan adlı bir örgütün elçisi olarak insanlara yardım ediyorsun. İçindeki bu yardım duygusunu ateşleyen şey ne oldu?
Ben her zaman kendimi şanslı biri olarak görüyorum. Herkes aynı şanslarla büyümüyor. Ondan dolayı, her insan zor dönemden geçebilir. Sanada öyle bir durumda yardım edilirse sevinirsin.
Televizyonda Suriye’den Avrupa’ya kaçan insanları görünce bir şeyler yapmam gerekiyor diye düşünüyordum. Sonra Alaa adlı Suriye’den kaçan biri bu projeyi başlatmak istediğinde yardım istedi. Hiç tereddüt etmedim. Her imkanı kullanıp Happy Caravan’a destek vermek için çalışıyorum.
Müziğin senin için bir tutku olduğunu biliyoruz. Müzik dışında, günlük yaptığın hobilerin var mı?
Ben müzik dışında yemek yapmayı ve bahçede uğraşmayı seviyorum. Birde çok tatlı bir kedim var, Cocos, Van kedisi.
Beş Soru Beş Cevap
İlk satın aldığın albüm: Racoon
Müzikal anlamda örnek aldığın sanatçı: yok, veya bir çoğu
Şarkı söylemek mi şarkı yazmak mı: yazmak
En çok düet yapmak istediğin isim: Pavarotti
En sevdiğin yemek: Mantı makarna, bol sarımsaklı yoğurt ile.
What do you think?
It is nice to know your opinion. Leave a comment.