Are you | Sen mi |
Someone that I can give my heart to? | Kalbimi verebileceğim biri mi? |
Or just the poison that I’m drawn to? | Yoksa sadece çekildiğim zehir mi? |
It can be hard to tell the difference late at night | Gece geç saatlerde farkı anlamak zor olabilir |
Play fair | Adil oynayın |
Is that a compass in your nature? | Bu senin doğanda olan bir pusula mı? |
Or are you tricky ’cause I’ve been there? | Yoksa ben de o yollardan geçtiğim için mi kurnazlık yapıyorsun? |
And baby, I don’t need to learn that lesson twice | Ve bebeğim, bu dersi ikinci kez öğrenmeme gerek yok. |
But if you really wanna go there | Ama gerçekten oraya gitmek istiyorsan |
You should know I | Bilmelisin ki ben |
Need someone to hold me close | Bana sarılacak birine ihtiyacım var |
Deeper than I’ve ever known | Hiç bilmediğim kadar derin |
Whose love feels like a rodeo | Kimin aşkı rodeo gibi hissettiriyor |
Knows just how to take control | Kontrolü nasıl ele alacağını biliyor |
When I’m vulnerable | Savunmasız olduğumda |
He’s straight talking to my soul | O benim ruhumla konuşuyor |
Conversation overload | Aşırı konuşma yükü |
Got me feeling vertigo | Başım dönüyor |
‘Cause training season’s over | Çünkü eğitim sezonu bitti |
Can you compete? | Rekabet edebilir misiniz? |
Now is your time | Şimdi sizin zamanınız |
Run when you hear that whistle blow | Düdük sesini duyunca kaç. |
Are you on my team | Benim takımımda mısın? |
Or stuck on the sidelines | Ya da kenarda sıkışmış |
Waiting for someone to tell you to go? | Birinin sana gitmeni söylemesini mi bekliyorsun? |
For someone to tell you to go? | Birinin sana gitmeni söylemesi için |
Training season’s over | Eğitim sezonu bitti |