Halsey The End Türkçe Sözleri
İngilizce Sözleri | Türkçe Sözleri |
---|
Every couple of years now | Şimdi her birkaç yılda bir |
The doctor says I’m sick | Doktor hasta olduğumu söylüyor |
Pulls out a brand-new bag of tricks | Yepyeni bir hile torbası çıkarıyor |
And then they lay it on me | Ve sonra bana yükleniyorlar |
Well, at first, it was my brain | İlk başta, beynimdi |
Then a skeleton in pain | Sonra acı içinde bir iskelet |
And I don’t like to complain | Ve şikayet etmeyi sevmem |
But I’m saying, “Sorry” | Ama “Üzgünüm” diyorum |
When I met you, I thought I was damaged goods | Seninle tanıştığımda, hasarlı mal olduğumu düşündüm |
Had a fucked up childhood | Berbat bir çocukluk geçirdim |
And there’s poison in my brain and in my blood | Ve beynimde ve kanımda zehir var |
If you knew it was the end of the world | Eğer dünyanın sonu olduğunu bilseydin |
Could you love me like a child? | Beni bir çocuk gibi sevebilir miydin? |
Could you hold me in the dark? | Beni karanlıkta tutabilir miydin? |
If we knew it was the end of the world | Eğer dünyanın sonu olduğunu bilseydik |
Would you like to stay a while? | Bir süre kalmak ister miydin? |
Would you leave when it gets hard? | Zorlaştığında gider miydin? |
So, I ran into the clinic | Böylece kliniğe koştum |
And I asked to see the man | Ve adamı görmek istedim |
With his white coat and his stethoscope | Beyaz önlüğü ve stetoskopu ile |
Like a snake around his hand | Elinin etrafında bir yılan gibi |
And I told him I’m not bitter | Ve ona acımasız olmadığımı söyledim |
‘Cause I finally found a lover | Çünkü sonunda bir sevgili buldum |
Who is better for my liver | Karaciğerim için daha iyi olan biri |
And now I’ll finally recover | Ve şimdi sonunda iyileşeceğim |
When I met him, I thought I was damaged goods | Onunla tanıştığımda, hasarlı mal olduğumu düşündüm |
From a real bad neighborhood | Gerçekten kötü bir mahalleden |
So we wrestled in the mud | Bu yüzden çamurda güreştik |
And I told him he could stay right where he stood | Ve ona durduğu yerde kalabileceğini söyledim |
But I don’t know if he should | Ama bilmiyorum kalmalı mıydı |
‘Cause once my god destroys the flesh, then there’s the flood | Çünkü bir kez tanrım eti yok ederse, sonra sel gelir |
If you knew it was the end of the world | Eğer dünyanın sonu olduğunu bilseydin |
Could you love me like a child? | Beni bir çocuk gibi sevebilir miydin? |
Could you hold me in the dark? | Beni karanlıkta tutabilir miydin? |
If we knew it was the end of the world | Eğer dünyanın sonu olduğunu bilseydik |
Would you like to stay a while? | Bir süre kalmak ister miydin? |
Maybe we could build an ark | Belki bir gemi inşa edebiliriz |
We could sail on broken driftwood | Kırık sürüklenen odun üzerinde yelken açabiliriz |
Through the sopping wet terrain | Sırılsıklam araziden geçerek |
And count the buildings and the bodies | Ve binaları ve cesetleri sayarak |
Getting swallowed by the rain | Yağmur tarafından yutuluyor |
And in the water, there’s the doctor | Ve suda, doktor var |
Who didn’t listen to my claim | Şikayetimi dinlemeyen |
Oh, what a shame | Oh, ne yazık |
He’s circling the drain | Boşaltma deliğinin etrafında dönüyor |
When I met you, I said I would never die | Seninle tanıştığımda, asla ölmeyeceğimi söyledim |
But the joke was always mine | Ama şaka hep benimdi |
‘Cause I’m racing against time | Çünkü zamana karşı yarışıyorum |
And I know it’s not the end of the world | Ve dünyanın sonu olmadığını biliyorum |
But could you pick me up at 8:00? | Ama beni saat 8’de alabilir misin? |
‘Cause my treatment starts today | Çünkü tedavim bugün başlıyor |