Renee Rapp I Do Türkçe Çevirisi

[Verse 1] | [Köprü 1]
I leave a key in my mailbox just for you | Posta kutuma senin için bir anahtar bıraktım.
So you don’t call, you’re coming over, you just do | Yani geliyorum demiyorsun, sadece geliyorsun.
We fall asleep on the couch, I refuse to move | Kanepede uyuyakalırız, hareket etmeyi reddederim.
‘Cause it’s the only time that I’m ever sleeping next to you | Çünkü senin yanında uyuyacağım tek zaman bu.

[Pre-Chorus] | [Nakarat Öncesi]
And then you get comfortable on my shoulder | Ve sonra omzumda rahat ediyorsun.
I thank my lucky stars, but, it’s tearing me apart, ’cause | Şanslı yıldızlarıma şükrediyorum, ama bu beni parçalıyor, çünkü

[Chorus] | [Nakarat]
You don’t see us like I do | Bizi benim gördüğüm gibi görmüyorsun.
You don’t see us from my view | Benim bakış açımdan bizi göremiyorsun.
It’s like we’re both looking up, and I’m under a storm | Sanki ikimiz de yukarı bakıyoruz ve ben bir fırtınanın altındayım.
And you’re seeing sky-blue | Ve gök mavisi görüyorsun.
When we’re saying, “I love you” | “Seni seviyorum” dediğimizde
I mean it different than you do | Ben senden farklı düşünüyorum.
Terrified I always will even after the day | O günden sonra bile hep korkacağım.
You look at somebody else and you say, “I do” | Başkasına bakarsınız ve “Evet” dersiniz.

[Verse 2] | [Köprü 2]
When you go on and on about things that you believe | İnandığınız şeylerden bahsedip durduğunuzda.
Yeah, that’s the closest to God that I will ever be | Evet, bu Tanrı’ya en yakın olduğum an.
We don’t need to talk, our eyes can speak | Konuşmamıza gerek yok, gözlerimiz konuşabilir.
I only need one sign to match your energy | Senin enerjine uyacak tek bir işarete ihtiyacım var.

[Pre-Chorus] | [Nakarat Öncesi]
And everyone knows it’s us against the world | Ve herkes biliyor ki dünyaya karşı biziz.
I thank my lucky stars, but, it’s tearing me apart, ’cause | Şanslı yıldızlarıma şükrediyorum, ama bu beni parçalıyor, çünkü

[Chorus] | [Nakarat]
You don’t see us like I do | Bizi benim gördüğüm gibi görmüyorsun.
You don’t see us from my view | Benim bakış açımdan bizi göremiyorsun.
It’s like we’re both looking up, and I’m under a storm | Sanki ikimiz de yukarı bakıyoruz ve ben bir fırtınanın altındayım.
And you’re seeing sky-blue | Ve gök mavisi görüyorsun.
When we’re saying, “I love you” | “Seni seviyorum” dediğimizde
I mean it different than you do | Ben senden farklı düşünüyorum.
Terrified I always will even after the day | O günden sonra bile hep korkacağım.
You look at somebody else and you say, “I do” | Başkasına bakarsınız ve “Evet” dersiniz.

[Post-Chorus] | [Nakarat Sonrası]
I do, I do, I do | Yaparım, yaparım, yaparım.
(You look at somebody else and you say) | (Başka birine bakarsınız ve şöyle dersiniz)

[Bridge] | [Köprü]
I’ll love you ’til there’s no blood left in my heart | Kalbimde hiç kan kalmayana kadar seni seveceğim.
(Love you ’til there’s no blood left in my heart) | (Kalbimde hiç kan kalmayana kadar seni seviyorum.)
She’ll look back at you, say, “‘Til death do us part” | Sana dönüp bakacak, “‘Ölüm bizi ayırana dek” diyecek.
(Death do us part) | (Ölüm bizi ayırır)

[Chorus] | [Nakarat]
But she won’t see it like I do | Ama o benim gibi görmeyecek.
She won’t see it from my view | Benim bakış açımdan göremez.
It’s like we’re both looking up, and I’m under a storm | Sanki ikimiz de yukarı bakıyoruz ve ben bir fırtınanın altındayım.
And you’re seeing sky-blue | Ve gök mavisi görüyorsun.
When we’re saying, “I love you” | “Seni seviyorum” dediğimizde
I mean it different than you do | Ben senden farklı düşünüyorum.
Terrified I always will even after the day | O günden sonra bile hep korkacağım.
You look at somebody else and you say, “I do” | Başkasına bakarsınız ve “Evet” dersiniz.