Wham Last Christmas Türkçe Çevirisi
İngilizce Sözleri | Türkçe Sözleri |
---|---|
Last Christmas I gave you my heart | Geçen Noel sana kalbimi verdim |
But the very next day you gave it away | Ama hemen ertesi gün onu verdin. |
This year, to save me from tears | Bu yıl, beni gözyaşlarımdan kurtarmak için |
I’ll give it to someone special | Bunu özel birine vereceğim. |
Last Christmas I gave you my heart | Geçen Noel sana kalbimi verdim |
But the very next day you gave it away | Ama hemen ertesi gün onu verdin. |
This year, to save me from tears | Bu yıl, beni gözyaşlarımdan kurtarmak için |
I’ll give it to someone special | Bunu özel birine vereceğim. |
Once bitten and twice shy | Bir kez ısırıldı ve iki kez utandı |
I keep my distance, but you still catch my eye | Mesafemi koruyorum, ama yine de gözüme çarpıyorsun |
Tell me baby, do you recognize me? | Söyle bana bebeğim, beni tanıdın mı? |
Well, it’s been a year, it doesn’t surprise me | Bir yıl oldu, bu beni şaşırtmadı |
Happy Christmas, I wrapped it up and sent it | Mutlu Noeller, paketleyip gönderdim. |
With a note saying “I love you”, I meant it | “Seni seviyorum” yazan bir notla, bunu kastetmiştim |
Now I know what a fool I’ve been | Şimdi ne kadar aptal olduğumu biliyorum |
But if you kissed me now, I know you’d fool me again | Ama beni şimdi öpseydin, biliyorum beni yine kandırırdın |
Last Christmas I gave you my heart | Geçen Noel sana kalbimi verdim |
But the very next day you gave it away | Ama hemen ertesi gün onu verdin. |
This year, to save me from tears | Bu yıl, beni gözyaşlarımdan kurtarmak için |
I’ll give it to someone special | Bunu özel birine vereceğim. |
Last Christmas I gave you my heart | Geçen Noel sana kalbimi verdim |
But the very next day you gave it away | Ama hemen ertesi gün onu verdin. |
This year, to save me from tears | Bu yıl, beni gözyaşlarımdan kurtarmak için |
I’ll give it to someone special | Bunu özel birine vereceğim. |
Ooh | Ooh |
Oh, oh, baby | Oh, oh, bebeğim |
A crowded room, friends with tired eyes | Kalabalık bir oda, yorgun gözlü arkadaşlar |
I’m hiding from you and your soul of ice | Senden ve senin buzdan ruhundan saklanıyorum. |
My God, I thought you were someone to rely on | Tanrım, senin güvenilecek biri olduğunu sanıyordum. |
Me? I guess I was a shoulder to cry on | Ben mi? Sanırım ben ağlanacak bir omuzdum. |
A face on a lover with a fire in his heart | Kalbinde ateş olan bir aşığın yüzü |
A man under cover, but you tore me apart | Gizli bir adam, ama sen beni parçaladın. |
Oh, oh now I’ve found a real love | Oh, oh şimdi gerçek bir aşk buldum |
You’ll never fool me again | Beni bir daha asla kandıramayacaksın |
Last Christmas I gave you my heart | Geçen Noel sana kalbimi verdim |
But the very next day you gave it away | Ama hemen ertesi gün onu verdin. |
This year, to save me from tears | Bu yıl, beni gözyaşlarımdan kurtarmak için |
I’ll give it to someone special, special | Bunu özel birine vereceğim, özel birine. |
Last Christmas I gave you my heart | Geçen Noel sana kalbimi verdim |
But the very next day you gave it away | Ama hemen ertesi gün onu verdin. |
This year, to save me from tears | Bu yıl, beni gözyaşlarımdan kurtarmak için |
I’ll give it to someone special | Bunu özel birine vereceğim. |
Special | Özel |
A face on a lover with a fire in his heart (I gave you mine) | Kalbinde ateş olan bir aşığın yüzü (Sana benimkini verdim) |
A man under cover but you tore him apart | Gizli bir adam ama sen onu parçaladın. |
Maybe next year I’ll give it to someone | Belki gelecek yıl birine veririm. |
I’ll give it to someone special | Bunu özel birine vereceğim. |
Special | Özel |
So long | Çok uzun zaman oldu. |