Yeat – If We Being Rëal (Türkçe Çeviri)
Yeat If We Being Real Türkçe Çevirisi
İngilizce Sözler | Türkçe Sözler |
---|---|
I had to let a lil’ off | Biraz izin vermek zorunda kaldım |
Yeah, I had to cut the pill off | Evet, hapı kesmek zorunda kaldım |
Yeah, but if we being real though | Evet, ama eğer gerçekçi olursak |
Yeah, no, I will ever feel nonthin’ | Evet, hayır, hiç bir şey hissetmeyeceğim |
I’m steady jumping the gun, yeah, like I do it for fun | Evet, sanki eğlenmek için yapıyormuşum gibi |
You act like you do it for real but no, you is not one of us | Bunu gerçekten yapıyormuş gibi davranıyorsun ama hayır, sen bizden biri değilsin |
You never could come inside of this building we run | İşlettiğimiz bu binanın içine asla giremezsin |
Inside of this world we run, we do it for us | Bu dünyanın içinde koşuyoruz, bunu kendimiz için yapıyoruz |
No, we don’t fuck with one of them at all, at all | Hayır, hiçbiriyle uğraşmıyoruz, hem de hiç |
We don’t fuck with ya at all | Seninle hiç uğraşmıyoruz |
No | Hayır |
No, I won’t pickup ya calls | Hayır, telefonlarını açmayacağım |
No, I’on like ya at all | Hayır, senden hiç hoşlanmıyorum |
I kinda wanna see you fall | Düştüğünü görmek istiyorum |
I keep on chasing the highs, I know that I could never get back so I’m always on low | Yüksekleri kovalamaya devam ediyorum, asla geri dönemeyeceğimi biliyorum, bu yüzden her zaman düşükteyim |
And I got eyes on the back of my head, I got eyes everywhere so I know where you go | Ve kafamın arkasında gözlerim var, her yerde gözlerim var, böylece nereye gittiğini biliyorum |
I could drop ties in this bitch | Bu kaltağa kravat takabilirim |
Drop like flies in this bitch | Bu kaltakta sinekler gibi düşmek |
I’ll cut ties in this bitch | Bu kaltakla bağlarımı koparacağım |
I’ll cut ties in ya face | Yüzüne karşı bağları koparacağım |
Yeah, cut you like a lace | Evet, seni dantel gibi keserim |
Nothing I do can be replaced | Yaptığım hiçbir şeyin yeri doldurulamaz |
That’s why I live in outer space | Bu yüzden uzayda yaşıyorum |
I take the money to another level | Parayı başka bir seviyeye taşıyorum |
I take the plane to another level | Uçağı başka bir seviyeye çıkarıyorum |
I take the heights to a new level | Yükseklikleri yeni bir seviyeye taşıyorum |
I take getting high to a new level | Kafayı bulmayı yeni bir seviyeye taşıyorum |
Keep digging your grave, I’ll pass you the shovel, yeah | Mezarını kazmaya devam et, küreği sana vereceğim, evet |
I ain’t mean to burst your bubble, but | Balonunu patlatmak istemem ama |
I ain’t into making change, I’ma stay the same, bring it to my level | Değişiklik yapmaktan hoşlanmıyorum, aynı kalacağım, kendi seviyeme getireceğim |
If we being real | Eğer gerçek olursak |
I don’t know how to feel | Nasıl hissedeceğimi bilmiyorum |
I been overseas | Denizaşırı ülkelerdeydim |
You been on ya knees | Dizlerinin üstündeydin |
Know you begging, “Please” | “Lütfen” diye yalvardığını biliyorum |
It’s nothing left to see | Görecek bir şey kalmadı |
Nothing left to feel | Hissedecek bir şey kalmadı |
Why you in the field? | Neden sahadasın? |
Why you so real? | Neden bu kadar gerçeksin? |
Tell me how you feel | Bana nasıl hissettiğini söyle |
Why you make me feel the way I feel when you make me feel better? | Kendimi daha iyi hissetmemi sağladığın halde neden beni böyle hissettiriyorsun? |
Always clashing heads, yeah, with somebody who think they know better | Hep kafa kafaya çarpışıyoruz, evet, daha iyisini bildiğini düşünen biriyle |
Who the fuck is you? | Sen de kimsin be? |
Got better things to do | Yapacak daha iyi işlerim var |
I’on got time to waste | Kaybedecek zamanım var |
I just need my space | Sadece kendi alanıma ihtiyacım var |
It’s a couple things that I can feel, but I can’t feel my face | Hissedebildiğim birkaç şey var ama yüzümü hissedemiyorum |
It’s a couple things that I wish I could, but I can’t replace | Keşke yapabilseydim dediğim ama yerine koyamadığım birkaç şey var |
I think it’s a sickness | Bence bu bir hastalık |
Being so selfish, yeah | Çok bencilce, evet |
I’m in need of a witness | Bir tanığa ihtiyacım var |
They always tell me, “Never forget this” | Bana her zaman “Bunu asla unutma” derler |
I forget everything, I don’t even know where my tip is | Her şeyi unutuyorum, bahşişimin nerede olduğunu bile bilmiyorum |
And I’ll change everything | Ve her şeyi değiştireceğim |
I’on even know how I’ll top this | Bunu nasıl aşacağımı bile bilmiyorum |
Şarkıda, biriyle yapılan bir konuşmanın bazı bölümleri yer almaktadır. İkinci şahıs, kendine yöneltilen sorulara yanıtlar vermektedir. Kendisinin bazı zorluklarla karşı karşıya kaldığını ve bazı şeyleri değiştirmek istediğini ifade etmektedir. İkinci şahıs, kendini yalnız hissettiğini ve bir tanığa ihtiyacı olduğunu belirtmektedir. Ayrıca, bazı deneyimlerinden bahsederek, duygularını ifade etmektedir. Son olarak, ikinci şahıs, geçmişiyle ilgili bazı şeyleri unuttuğunu ve nasıl üstesinden geleceğini bilmediğini ifade etmektedir.