Sinemada hepimiz için büyülü bir dünya. Beyaz bir de üzerinde bizi bambaşka hayatlar ve hikayelere götürüyor. Hayal alemini sadece bir kaç saat için gerçekmiş gibi yapıyor. Sesli filmlere geçiş dönemiyle birlikte 1950’li yıllar ile 1960’lı yıllarda müzikal filmler zirve yaptı. Günümüzde büyük prodüksiyonlar ve yüksek bütçeleri ile az da olsa yeni örneklerini beyazperdeye yansıtmaya devam
Loading
Tüm Etiketlenen Yazılar la la land
My aunt used to live in Paris. I remember, she used to come home and tell us these stories about being abroad and I remember she told us that she jumped into the river once, barefoot. Teyzem Paris’ta yaşardı. Hatırlıyorum,eve gelirdi ve bize yurtdışıyla ilgii hikayeler anlatırdı ve hatırlıyorum,nehre atladığını anlarmıştı. She smiled… Gülümsedi…
The sun is nearly gone The lights are turning on A silver shine that stretches to the sea Güneş neredeyse gitti Işıklar geldi Gümüş bir parlaklık denize ulaşır We’ve stumbled on a view That’s tailor-made for two What a shame those two are you and me Bir görünüm inmiş bulunuyor O terzi iki
You got the invitation Davetiyen var You got the right address Doğru adresin var You need some medication? Biraz ilaca ihtiyacın var? The answer’s always yes Cevap her zaman evet A little chance encounter Could be the one you’ve waited for Küçük bir karşılama şansı Beklediğin biri olabilir mi? Just squeeze a bit
ŞARKININ ÇEVİRİSİNİ OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ.
City of stars Are you shining just for me? City of stars There’s so much that I can’t see Who knows? I felt it from the first embrace I shared with you Yıldızların şehri Sadece benim için mi parlıyorsun? Yıldızların şehri Daha göremediğim çok şey var Kim bilebilir? Kucaklama hissettim seninle paylaştım
