Khalid Adore U Türkçe Sözleri
| İngilizce Sözleri | Türkçe Sözleri |
|---|
| Started on two different pages, I’m happy we made it | İki farklı sayfada başladık, başardığımız için mutluyum |
| You say that you’re broken, I’m the one who saves it | Kırıldığını söylüyorsun, onu kurtaran benim |
| Thousand miles apart and God knows that I hate it | Aramızda binlerce mil var ve Tanrı biliyor ki bundan nefret ediyorum |
| Nothing hurts me more than when we’re separated | Hiçbir şey beni ayrıldığımız zamanki kadar incitemez |
| Thousand miles apart and you’re still in my heart | Binlerce kilometre uzakta olmana rağmen hala kalbimdesin |
| Can we take it back? I’m waiting at the start | Geri götürebilir miyiz? Başlangıçta bekliyorum |
| Fly me to the moon and now I’m seeing stars | Beni aya uçur ve şimdi yıldızları görüyorum |
| When we touch, hmm | Dokunduğumuzda, hmm |
| High, we should just smoke | Yüksek, sadece sigara içmeliyiz |
| We should get high, we should just | Kafayı bulmalıyız, sadece |
| (Fall into my arms, let me adore you) | (Kollarıma düş, sana tapmama izin ver) |
| High, we should just float | Yüksek, sadece yüzmeliyiz |
| If you can fly, we should just | Eğer uçabiliyorsan, sadece |
| (Fall into my arms, let me adore you) | (Kollarıma düş, sana tapmama izin ver) |
| I see that look in your eyes | Gözlerindeki o bakışı görüyorum |
| I’ll do whatever you like | Ne istersen yaparım |
| Sit back and I’ll fantasize | Arkana yaslan ve ben hayal kurayım |
| Feels like I’m falling for you | Sana aşık oluyormuşum gibi hissediyorum |
| I know you don’t open up (Up) | Açılmadığını biliyorum (Yukarı) |
| I wanna fight for your trust (Your trust) | Güvenin için savaşmak istiyorum (Senin güvenin) |
| Why don’t we focus on us? | Neden kendimize odaklanmıyoruz? |
| Baby, I’d die for your love | Bebeğim, senin aşkın için ölürüm |
| Thousand miles apart and you’re still in my heart | Binlerce kilometre uzakta olmana rağmen hala kalbimdesin |
| Can we take it back? I’m waiting at the start | Geri alabilir miyiz? Başlangıçta bekliyorum |
| Fly me to the moon and now I’m seeing stars | Beni aya uçur ve şimdi yıldızları görüyorum |
| When we touch | Dokunduğumuzda |
| High, we should just smoke | Yüksek, sadece sigara içmeliyiz |
| We should get high, we should just | Kafayı bulmalıyız, sadece |
| (Fall into my arms, let me adore you) | (Kollarıma düş, sana tapmama izin ver) |
| High, we should just float | Yüksek, sadece yüzmeliyiz |
| If you can fly, we should just | Eğer uçabiliyorsan, sadece |
| (Fall into my arms, let me adore you) | (Kollarıma düş, sana tapmama izin ver) |
| High, we should just smoke | Yüksek, sadece sigara içmeliyiz |
| We should get high, we should just | Kafayı bulmalıyız, sadece |
| (Fall into my arms, let me adore you) | (Kollarıma düş, sana tapmama izin ver) |
| High, we should just float | Yüksek, sadece yüzmeliyiz |
| (Do you trust in me like I do?) | (Sen de benim gibi bana güveniyor musun?) |
| If you can fly, we should just | Eğer uçabiliyorsan, sadece |
| (Do you trust in me like I do?) | (Sen de benim gibi bana güveniyor musun?) |
| (Know I do) Adore you | (Biliyorum) Sana tapıyorum |
| (Do you trust in me like I do?) | (Sen de benim gibi bana güveniyor musun?) |
| Just can’t help myself | Sadece kendime yardım edemiyorum |
| Yeah, yeah, yeah, yeah, yeah | Evet, evet, evet, evet, evet |
| High, we should just smoke | Yüksek, sadece sigara içmeliyiz |
| We should get high, we should just | Kafayı bulmalıyız, sadece |
| (Fall into my arms, let me adore you) | (Kollarıma düş, sana tapmama izin ver) |
| High, we should just float | Yüksek, sadece yüzmeliyiz |
| If you can fly, we should just | Eğer uçabiliyorsan, sadece |
| Oh, yeah, yeah | Oh, evet, evet |
| Yeah, yeah, yeah, yeah | Evet, evet, evet, evet |