D’où viens-tu belle étrangère

Güzel yabancı nereden geldin
Fille du ciel ou de la terre

Dünya ya da cennetin kızı
Bel oiseau de paradis

Cennetin güzel kuşu
Que viens-tu faire par ici ?

Burada ne yapıyorsun?

Bohémienne

Çingeneyim
Nul ne sait le pays d’où je viens

Kimse nereden geldiğimi bilmiyor
Bohémienne

Çingeneyim
Je suis fille de grands chemins

İyi yollardan geçmiş bir kızım
Bohémienne

Çingeneyim
Bohémienne

Çingeneyim
Qui peut dire où je serai demain

Yarın nerede olacağımı kim söyleyebilir
Bohémienne

Çingeneyim
Bohémienne

Çingeneyim
C’est écrit dans les lignes de ma main

Elimin çizgilerinde yazılmış

Ma mère me parlait de l’Espagne

Annem İspanya hakkında bir şeyler anlattı
Comme si c’était son pays

Keşke onun ülkesi olsaydı
Et des brigands dans les montagnes

Ve dağlardaki hırsızlar
Dans les montagnes d’Andalousie

Andaluisa’daki dağlarda
Dans les montagnes d’Andalousie

Andaluisa’daki dağlarda

Je n’ai plus ni père ni mère

Artık bir annem ve bir babam yok
J’ai fait de Paris mon pays

Paris benim şehrim oldu
Mais quand j’imagine la mer

Ama ne zaman denizi hayal etsem
Elle m’emmène loin d’ici

O beni buradan alıp götürüyor
Vers les montagnes d’Andalousie

Andalusia’daki dağlara karşı

J’ai passé toute mon enfance

Tüm çocukluğumu geçirdim
Pieds nus sur les monts de Provence

Şehrin dağlarında ayaklarım çıplak
Pour les gitans la route est longue

Çingeneler için yol uzun
La route est longue

Yol uzun

Je continuerai mon errance

Ben gezmeye devam edeceğim
Au-delà des chemins de France

Fransa patikalarının ötesinde
Je les suivrai au bout du monde

Onları dünyanın sonuna doğru takip edeceğim
Au bout du monde

Dünyanın sonunda

Un fleuve d’Andalousie

Andalusia’da bir nehir
Coule dans mon sang

Kanımdan akıyor
Coule dans mes veines

Damarlarımdan akıyor

Le ciel d’Andalousie

Andalusia gökleri
Vaut-il la peine

Buna değer mi
Qu’on y revienne ?

Geri dönmeli miyiz?