Emmylou Harris – Deeper Well ( Türkçe Çeviri )
Emmylou Harris Deeper Well Türkçe Çevirisi
İngilizce Sözler | Türkçe Sözler |
---|---|
The sun burned hot, it burned my eyes | Güneş yaktı, gözlerimi yaktı |
Burned so hot I thought I’d died | O kadar yandım ki öldüğümü sandım |
Thought I’d died and gone to hell | Öldüğümü ve cehenneme gittiğimi sandım |
Lookin’ for the water from a deeper well | Daha derin bir kuyudan su arıyorum |
I went to the river but the river was dry | Nehre gittim ama nehir kurumuştu. |
I fell to my knees and I looked to the sky | Dizlerimin üzerine çöktüm ve gökyüzüne baktım. |
Looked to the sky and the spring rain fell | Gökyüzüne baktım ve bahar yağmuru yağdı |
I saw the water from a deeper well | Daha derin bir kuyudan su gördüm |
Well | Peki. |
Lookin’ for the water from a deeper well | Daha derin bir kuyudan su arıyorum |
I was ready for love, I was ready for the money | Aşk için hazırdım, para için hazırdım |
Ready for the blood and ready for the honey | Kan için hazır ve bal için hazır |
Ready for the winnin’, ready for the bell | Kazanmaya hazır, zile hazır |
Lookin’ for the water from a deeper well | Daha derin bir kuyudan su arıyorum |
I found some love and I found some money | Biraz aşk ve biraz para buldum. |
Found that blood would drip from the honey | Baldan kan damladığını gördüm |
Found I had a thirst that I could not quell | Bastıramadığım bir susuzluğum olduğunu fark ettim. |
Lookin’ for the water from a deeper well | Daha derin bir kuyudan su arıyorum |
Well | Peki. |
Lookin’ for the water from a deeper well | Daha derin bir kuyudan su arıyorum |
Well, I did it for kicks and I did it for hate | Bunu hem zevk için hem de nefret için yaptım. |
I did it for lust and I did it for faith | Bunu şehvet için yaptım ve inanç için yaptım. |
Did it for need and I did it for love | İhtiyaç için yaptım ve aşk için yaptım |
Addiction stayed on tight like a glove | Bağımlılık bir eldiven gibi sıkı durdu |
So I ran with the moon and I ran with the night | Bu yüzden ayla koştum ve geceyle koştum |
And the three of us were a terrible sight | Ve üçümüz korkunç bir manzaraydık. |
Nipple to the bottle, to the gun, to the cell | Meme ucundan şişeye, silaha, hücreye |
To the bottom of a hole of a deeper well | Daha derin bir kuyunun dibine |
Well | Peki. |
Lookin’ for the water from a deeper well | Daha derin bir kuyudan su arıyorum |
Well | Peki. |
Lookin’ for the water from a deeper well | Daha derin bir kuyudan su arıyorum |
I rocked with the cradle and I rolled with the rage | Beşikle sallandım ve öfkeyle yuvarlandım |
I shook those walls and I rattled that cage | O duvarları sarstım, o kafesi salladım. |
Took my trouble down a dead end trail | Sorunumu çıkmaz bir yola soktum |
Reachin’ out a hand for a holier grail | Daha kutsal bir kase için el uzatmak |
Hey there, mama, did you carry that load | Hey anne, o yükü sen mi taşıdın? |
Did you tell your baby ’bout the bend in the road | Bebeğinize yoldaki virajdan bahsettiniz mi? |
‘Bout the rebel yell, ’bout the one that fell | İsyancıların çığlığı hakkında, düşen hakkında |
Lookin’ for the water from a deeper well | Daha derin bir kuyudan su arıyorum |
Well | Peki. |
Lookin’ for the water from a deeper well | Daha derin bir kuyudan su arıyorum |
Well | Peki. |
Lookin’ for the water from a deeper well | Daha derin bir kuyudan su arıyorum |