Jimin – Closer Than This Türkçe Sözleri

[Verse 1]
English:
Do you also remember?
The moment we first met?
We were so shy and awkward back then
Now that I look back
We’ve come this far in just a blink of an eye
We walked it together, alongside each other
At times, I fell and shed tears
We comforted each other, with a pat on the back
Gazing at one another with tears in our eyes
Calling out each other’s names
Starting on June 13
To the us of the present, here and now
Even if you’re not here
At the same place, always

Turkish:
Sen de hatırlıyor musun?
İlk tanıştığımız anı?
O zamanlar çok utangaç ve beceriksizdik.
Şimdi geriye baktığımda
Buraya kadar göz açıp kapayıncaya kadar geldik.
Birlikte yürüdük, birbirimizin yanında
Bazen düştüm ve gözyaşı döktüm
Birbirimizin sırtını sıvazlayarak teselli ettik.
Gözlerimizde yaşlarla birbirimize bakarken
Birbirinizin adını sayıklamak
13 Haziran’da başlıyor
Şimdiki zamanın bize, onun ve şimdinin
Burada olmasan bile
Aynı yerde, her zaman

[Pre-Chorus]
English:
Don’t have to worry now
Letting go of your hand for a moment
But it’s only a small comma in our story
Just call my name out loud
Until the days tinge purple once again

Turkish:
Artık endişelenmene gerek yok.
Bir anlığına elini bırakıp
Ama bu hikayemizde sadece küçük bir virgül.
Sadece adımı yüksek sesle söyle.
Günler bir kez daha mora dönene kadar

[Chorus]
English:
‘Cause anytime you want me (I’ll be)
Right here where you call me (I’ll be)
I could never let you go
Never let you go
Whenever you need me (I’ll be)
If you believe me (I’ll be)
I’ll never let you go
Never let you go

Turkish:
Çünkü beni ne zaman istersen (olacağım)
Tam burada, beni çağırdığın yerde (olacağım)
Gitmene asla izin veremem
Gitmene asla izin verme
Bana ne zaman ihtiyacın olursa (olacağım)
Eğer bana inanırsan (olacağım)
Gitmene asla izin vermeyeceğim
Gitmene asla izin verme

[Verse 2]
English:
Whenever it rains, I’ll remember the times I sang in the rain
Whenever it snows, I’ll cherish how you smiled for me in the snow
On the spring day, we meet again, I’ll tell you everything I couldn’t before
My love, my babe, forever by your side
Seven equals one, right, our hearts still beat as one
Close your eyes for just a second, I’ll be standing in front of you, oh

Turkish:
Ne zaman yağmur yağsa, yağmurda şarkı söylediğim zamanları hatırlayacağım
Ne zaman kar yağsa, karda benim için gülümseyişini hatırlayacağım.
Bahar günü tekrar buluştuğumuzda, sana daha önce anlatamadığım her şeyi anlatacağım.
Aşkım, bebeğim, sonsuza dek senin yanında
Yedi eşittir bir, doğru, kalplerimiz hala bir atıyor
Gözlerini bir saniyeliğine kapat, önünde duruyor olacağım.

[Pre-Chorus]
English:
Don’t have to worry now
Letting go of your hand for a moment
But it’s only a small comma in our story
Just call my name out loud
Until the days tinge purple once again

Turkish:
Artık endişelenmene gerek yok.
Bir anlığına elini bırakıp
Ama bu hikayemizde sadece küçük bir virgül.
Sadece adımı yüksek sesle söyle.
Günler bir kez daha mora dönene kadar

[Chorus]
English:
‘Cause anytime you want me (I’ll be)
Right here where you call me (I’ll be)
I could never let you go
Never let you go
Whenever you need me (I’ll be)
If you believe me (I’ll be)
I’ll never let you go
Never let you go

Turkish:
Çünkü beni ne zaman istersen (olacağım)
Tam burada, beni çağırdığın yerde (olacağım)
Gitmene asla izin veremem
Gitmene asla izin verme
Bana ne zaman ihtiyacın olursa (olacağım)
Eğer bana inanırsan (olacağım)
Gitmene asla izin vermeyeceğim
Gitmene asla izin verme

[Bridge]
English:
When I knock on your door with our hearts united as one
Open it for me with your bright smile
When the paused time begins to run again
Baby, I’ll come back to you

Turkish:
Kalplerimiz bir olarak kapını çaldığımda
Parlak gülüşünle aç benim için
Duraklatılan süre tekrar çalışmaya başladığında
Bebeğim, sana geri döneceğim

[Chorus]
English:
Let’s sing it together, this song
For the day, we’ll reunite again
I could never let you go (Never let you go)
Never let you go (Never let you go)
Let’s sing it even louder, this song
So we can become one again
I will never let you go (I will never let you go; Oh-oh)
Never let you go (Oh)

Turkish:
Birlikte söyleyelim, bu şarkıyı (Evet)
Tekrar bir araya geleceğimiz gün için (Evet)
Gitmene asla izin veremem (Gitmene asla izin veremem)
Asla gitmene izin verme (Asla gitmene izin verme)
Daha yüksek sesle söyleyelim, bu şarkıyı (Evet)
Böylece yeniden bir olabiliriz (Evet)
Gitmene asla izin vermeyeceğim (Gitmene asla izin vermeyeceğim)
Asla gitmene izin verme (Asla gitmene izin verme)

[Outro]
English:
Let’s sing it together, this song (Yeah)
For the day, we’ll reunite again (Yeah)
I could never let you go (I could never let you go)
Never let you go (Never let you go)
Let’s sing it even louder, this song (Yeah)
So we can become one again (Yeah)
I will never let you go (I will never let you go)
Never let you go (Never let you go)

Turkish:
Birlikte söyleyelim, bu şarkıyı (Evet)
Tekrar bir araya geleceğimiz gün için (Evet)
Gitmene asla izin

veremem (Gitmene asla izin veremem)
Asla gitmene izin verme (Asla gitmene izin verme)
Daha da yüksek sesle söyleyelim bu şarkıyı (Evet)
Böylece yeniden bir olabiliriz (Evet)
Gitmene asla izin vermeyeceğim (Gitmene asla izin vermeyeceğim)
Asla gitmene izin verme (Asla gitmene izin verme)